Advert
Advert
Advert
NEZAKET

NEZAKET

Bu içerik 1928 kez okundu.

Farsça kökenli bir kelime, ince, lâtif, zarif, nazlı anlamına geliyor. Nitekim genellikle kibarlıkla, günlük adabı muaşeretle eş anlamlı kullanıyoruz.

Nezaket, kendinizi ne kadar çok, diğerlerini ne kadar az düşündüğünüzü karşınızdakine belli etmemektir.
Görgü kuralları çeşitli durumlarda uyulması gereken ayrıntılı formalitelerdir. Bu kurallar toplumsal kesimleri ve grupları birbirinden ayırma ve yaşamı kolaylaştırma, ilişkileri düzenleme işlevine sahiptir.

Walter Benjamin Parıltılar’da nezakete politik bir anlam biçer. Onun yorumuna göre: Ahlâkî olanın kuvvetiyle varoluş mücadelesinin kuvveti birbiriyle çatışırken, bunların açıortayı, “bileşke kuvveti”, nezakettir.

“Nezaket ne ahlâkî bir hükümdür, ne mücadelede bir silahtır - yine de her ikisi birden olur.” Tamamen ehemmiyetsiz, tamamen “hiç” gözüyle de görebilir, “her şey” de sayabilirsiniz onu, nereden baktığınıza bağlı. Şöyle açıklar bunu… Şekil olarak nezaket, tarafların varoluş mücadelesindeki sertliği, gaddarlığı gizleyen bir hoş görünüşten ibarettir. Kendini ahlâk törelerinin, konvansiyonun biçimselliğiyle sınırlamayan nezaket ise, güç mücadelesinin şiddetten ibaret soyut manzarasının ötesine uzanır; “aşırılıklara, komikliklere, özel durumlara veya şaşırtıcı hallere dair duyarlılığı, sezgiyi” uyarır. Benjamin’e göre nezaketin künhüne varmak budur. Bu anlamda nezaketin çekirdeğinin sabır olduğunu ekler bir de; hatta nezaketin dönüştürmeden devraldığı yegâne erdem de, sabırdır ona bakılırsa.

André Comte-Sponville de, Benjamin gibi, nezaketi ahlâkî olanın kıyısında, kenarında görüyor. Gerçi, güçlü eseri Büyük Erdemler Risalesi’nde [2] ilk sıraya koyduğu erdemdir . İlk sırada, ama “en yoksul, en yapay en tartışma götürür erdem”... Çünkü aslında bir erdem değildir, erdemin yerini tutamaz, ona göre. 

Burada, “Belki de ilk erdemin erdemli olmaması erdemlerin özüdür” şerhini düşer! Nezaketten söz etmenin, hele belânın ortasında, sinik görünmesini bir de bu şerh ışığında düşünelim. Mesele sinizm değil, erdemin (bütün erdemlerin) kırılganlığıdır belki.

André Comte-Sponville, nezaketin ahlâkî gücünün, ahlâkı taklit etmesinden geldiğini anlatır. Nezaket, bir bakıma erdem taklididir. Taklidi küçümsemeyin: Sanatın doğayı taklit etmesi gibidir bu. Nezaketle davranmanın idmanıyla, tecrübesiyle, alışkanlığıyla, ahlâkî olana meyledersiniz. Nezaketin kazandırdığı hal ve davranış disiplini, ahlâkî davranmaya yöneltir – yöneltebilir, en azından. Nezaket, erdemi hazırlayan bir erdemdir.

Evet, nezaket, erdemliği de, değerliği de, anlamı-‘faydası’ da şüpheli görülebilecek, hayli mütevazı bir değer. Bu mütevazılığıyla, doğrusu, ikmali, ‘sürdürülebilirliği’ zor bir değer.  Kibrin zıddı belki de tevazu kadar, odur: nezaket.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
BAŞKAN BOZKURT: İNSAN ODAKLI PROJELERLE GELİYORUZ
BAŞKAN BOZKURT: İNSAN ODAKLI PROJELERLE GELİYORUZ
BAŞKAN BOZKURT: ALLAH ÖZCAN’IN YALAN VE İFTİRALARINDAN KORUSUN
BAŞKAN BOZKURT: ALLAH ÖZCAN’IN YALAN VE İFTİRALARINDAN KORUSUN