Advert
Advert
Advert
 ÖFKE…

ÖFKE…

Bu içerik 1594 kez okundu.

   Boğazımıza bir şey kaçtığı zaman bedenimizde büyük bir kargaşa olur; sanki bütün organlarımıza bir tehlike işareti verilmiştir; kaslarımızdan her biri kendi başına hareket eder; derken kalp de karışır işin içine; tam bir çırpınma hâlidir bu. Bu durumda ne yapmalıyız? Bütün bunları önlemek, bu tepkilere karşı koymak elimizde midir?

   Filozof, “Katlanmaktan başka çare yok” diyecektir; çünkü tecrübesiz bir insandır o. Oysa bir beden eğiticisi ya da bir eskrim öğretmeni, öğrencisi şöyle dediği zaman gülecektir: “Elimde değil! İster istemez kasılıyorum ve bütün kaslarımı geriyorum!”

  Bütün o kasılmalar ya da kargaşaların başlıca nedeni, ne yapacağımızı, ne şekilde hareket etmemiz gerektiğini bilmememizdir. Yukarıda örnek olarak verdiğimiz durumda yapılacak tek şey bütün bedenimizi gevşetmek, özellikle, kargaşayı daha da artıracak şekilde derin derin soluk alacak yerde, genzimize kaçan su zerreciğini dışarıya çıkarmaya çalışmaktır: Çünkü korku, başka durumlarda olduğu gibi, burada da insana zarar vermekten başka bir işe yaramaz.

Kendimizi üşütüp öksürdüğümüz zaman da bu çeşit bir yol tutmamız mümkündür; ne var ki bu yola şimdiye kadar pek başvurulmamıştır. İnsanların çoğu kaşınır gibi, bir çeşit öfkeyle öksürürler, böylece kendi öfkelerinin kurbanı olurlar, insanı yoran ve sinirlendiren öksürük nöbetleri buradan ileri gelir.

Bu “kurcalanma”' kelimesi üzerinde düşünmek gerekir. Dilimize içkin bilgece terkip sayesinde, bu kelime aynı zamanda tutkuların en şiddetlisi olan öfkeyi dile getirmek için de kullanılmaktadır. Öfkeye kapılan bir insan ile kendisini öksürük nöbetine bırakan bir insan arasında pek fark görmüyorum. Korku da aynı şekilde bedensel eğitim yoluyla karşı koymayı her zaman bilmediğimiz bedensel bir sıkıntıdır. Bu gibi hâllerin hepsinde bütün hata, düşüncemizi tutkularımızın emrine vermek ve kendimizi vahşi bir coşkunlukla korkuya ya da öfkeye kaptırmaktır. Kısaca, hastalığımızı tutkularımızla daha da artırırız; gerçek bir bedensel eğitimin ne demek olduğunu öğrenmemiş olanların kaderi budur işte! Eski Yunanların fark etmiş oldukları gibi, gerçek bir bedensel eğitim, doğru düşüncenin bedenin hareketlerine egemen olmasıdır. Şüphesiz, bütün hareketlerine değil. Yalnızca şuna dikkat ermek gerekir: Bedenin tabii tepkilerini öfke davranışları ile bozmamalıyız. Bence çocuklara öğretmemiz gereken şey budur; onlara her zaman, insana gösterilen saygının gerçek objeleri olan heykelleri örnek olarak almalarını söylemeliyiz.

Çok öfkeliyiz… gözümüzün içine baka baka kandırıldığımızı düşünmekten kendimizi alamamaktan… yitip giden canlardan… suçsuzluğuna inandığımız ama içeride olanlardan, suçlu olup elini kolunu sallaya sallaya dolaşanlardan…

 

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
 BAŞKAN ULUPINAR İLK MECLİS TOPLANTISINI YAPTI
BAŞKAN ULUPINAR İLK MECLİS TOPLANTISINI YAPTI
DEVREKLİ ÖĞRENCİ İL BİRİNCİSİ OLDU
DEVREKLİ ÖĞRENCİ İL BİRİNCİSİ OLDU