Advert
Advert
Advert
ÇAĞDAŞLIK

ÇAĞDAŞLIK

Bu içerik 2063 kez okundu.

    1839’lu yıllardan bu yana Avrupa’nın aydınlığına ulaşabilmek için mücadele etti bu millet. Osmanlı, önce Tanzimat’la başlattı hareketi. Sonra Meşrutiyetlerle devlettin idaresinde yenilikler yapıldı. Önceleri mutlak padişah idaresinde yönetilen devlet, 1876’dan başlayarak mebuslar meclisi adıyla devlet yeni bir döneme girmiştir. Özellikle de 1908’den sonra meclis, padişahın elindeki yetkilerden birçoğunu kaldırarak tek adamlık devrine son vermiş oldu. Sonrası malum. 1920’de TBMM açıldı. Önceleri tek parti olarak idare edilen devlet, çok partili yaşama geçti. Anayasa, demokratik bir devlet idaresi oluşturmak adına sayısız kereler değiştirildi.

    Avrupa’nın çağdaşlığına ulaşmak adına, eğitimde, bilimde, kültür ve sanatta; sosyal yaşamda köklü değişimler yapıldı. Her şeyden ve en önemlisi fikir özgürlüğü sağlandı. Basın özgürlüğü sağlandı. Ta ki darbeler dönemlerine kadar. Sonra, neredeyse her on yılda bir gibi görülen darbeler yaşadık. Özgürlük adına insanlara zulüm edilen darbeleri…

    12 Eylül darbelerden en korkuncuydu. Sonra darbe girişimleri devam etti. Nihayet, 15 Temmuz’u yaşadık ülkece. Zalimlerin zulmü her fırsatta çıkıyor karşımıza. Kim bilir belki de çıkmaya devam edecek bundan sonra da. Çünkü bu zalimler, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde belirttiği gibi kişisel menfaatlerini dış güçlerin menfaatleriyle birleştirmişler. Tek amaçları var, ülkenin ulusal kaynaklarını kendi tekellerinde tutmak, ceplerini doldurmak kısaca…

    Önümüzde bir referandum var. !876’dan bu yana gelenekselleşmiş parlamenter sistem yerine, başkanlık sistemine benzer, gerçekte ne olduğunu tam da anlayamadığımız bir sistem getirilmek isteniyor halkın karşısına. Sözüm ona seçilecek altı yüz vekilin en az dört yüzünün bir araya gelip yasama görevini yapmasının olanaksız olduğu bir parlamento yapılanması. Cumhurbaşkanının aynı zamanda yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı tek başına yönlendirdiği bir sistem…

    Bakanların, cumhurbaşkanı tarafından belirlendiği, başbakansız bir hükümet… Valla bunun örneğinin hangi ülkede olduğunu bilmem ama, günümüzde demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla egemen olmasını isteyen memleketler, başkanlık sistemlerini terk ediyorlar artık. Bizde de iktidar partisi ve yavru muhalefet işbirliği içinde ısrarla adına cumhurbaşkanlığı sistemi denilen bir sistemi savunuyor.

    Ne acıdır ki, ülkenin aydın insanları, hukukçular, yasamayı elinde tutanlar getirilmek istenen anayasa maddeleri hakkında en ufak bir yorum yapamıyorlar. Malum medyada belli ki iktidarın borusunu öttürenler, allayıp pulluyorlar, ver ediyorlar ana muhalefet partisine. Ve millet, sanki yaşı cumhuriyetle özdeş olan Atatürk’ün partisi hakkında yanlış yönlendirmelerle etkilenmeye çalışılıyor. Demedik laf, atmadık iftira bırakmadılar doğrusu. Gerçekte açılım adıyla teröristlerle masaya oturanlar, şimdi CHP’yi PKK ile işbirliği yapıyor imajı yaratmaya çalışıyor. En kötüsü de FETÖ ile de işbirliği yaptığı mavalı. Yahu 2004 yılında meclis kürsüsünden doğru FETÖ’yü dillendiren CHP ve onun vekili Kamer Genç değil mi? Linç edilecekti neredeyse mecliste iktidar vekilleri tarafından. Hele onlardan bazıları, bakanlık mertebesine bile ulaşan kişiler değil mi?

    17 – 25 Aralık öncesi övgüler diziyorlardı örgütün liderine. Muhterem deyip başka söz söylemiyorlardı. Gelinen noktada, aldatılmışız, Tanrı ve milletimiz bizi bağışlasın diyerek sıyrılıverdiler işin içinden. Oysa “Ne istedin de vermedik!” diyerek, o örgütün devlet yapılanmasında ne gibi sorumlulukları olduğu gün gibi ortada değil mi?

 

    Nereden gelirse gelsin teröre karşı olmak, teröre karşı durmak ülkesini seven her kişinin birinci sorumluluğudur. Lanet olsun, kandan ve candan nemalananlara…

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRX
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
ŞAİR VE YAZARLAR SAFRANBOLU’DA BULUŞTU
  2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR
2 AY İÇİNDE HİZMETE GİRMESİ PLANLANIYOR