On beş günden az kaldı artık Referanduma. Seçmenler sandıkta adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen Anayasa değişiklik maddelerini oylayacaklar. Ya evet diyecekler ya da hayır. Her iki halde de en azından 2019 yılına kadar şimdiki fiili durum devam edecek. Tabi iktidar erken seçim kararı almazsa…
Yalnız evet denirse hemen ertesinde değişecek bir durum var yeni Anayasada:
Tarafsız cumhurbaşkanı, hemen partisine üye olup artık partili cumhurbaşkanı olarak görevine devam edecek.
Şimdi iktidarın, MHP’nin, BBP’nin ve Cumhurbaşkanının ille de evet denmesini istedikleri şu yeni anayasa maddelerine bakalım mı?
MADDE 1) 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesine “bağımsız” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tarafsız” ibaresi eklenmiştir.
Peki, adı geçen dokuzuncu maddenin tamamı ne?
“Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.”
Zaten bağımsız bir yargının taraflı olabileceğini düşünmek abesle iştigal değil midir? “tarafsız” kelimesiyle mahkeme tarafsız mı olur? Yargı kurullarının oluşumu ile ilgili getirilen değişikliklere bakılırsa yargının bağımsızlığının da tehlike altında olduğu aşikardır.
MADDE 2) Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılıyor. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar da düşünülürse gerçekte vekil sayısının neredeyse 650 dolaylarında olacağı düşünülebilir.
MADDE 3) Seçilme yaşı 25’ten 18’e indiriliyor. Tam da eğitim çağındaki gençlerimize, okuma, gel vekil ol deniyor. Peki, kim vekil olabilecek sayıları on milyondan fazla gencimizden? Elbette ki ailesi çok zengin olanlar değil mi? 600 vekilden kaç kişisi 18 yaşında olacak? Bir oran var mı? Yok elbette.
Çünkü şanslı bir iki kişi askerden muaf olacak, diğerleri de karavanaya talim edecek…
MADDE 4) TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi iki turlu oluyor. Bunun anlamı, mecliste çoğunluğa sahip partinin adayı ikinci turda kesinlikle cumhurbaşkanlığına sahip oluyor.
MADE 5) Meclisin verdiği güvenoyunu artık seçimden seçime millet verecek. Cumhurbaşkanının kurduğu hükümet de başkanı halk seçtiği için otomatikman güvenoyu almış sayılacak. Ya hükümet başarısızsa?
İşte o zaman mecliste en az 400 vekilin yazılı önergesiyle meclisin seçimleri yenilemesi gibi bir durumla karşılaşabiliyoruz. Bu da zorun zoru gibi…
Suç işleyenlerine yargı yolunun açılmasının önü de ebediyen kapanıyor sanki.
MADDE 6) Meclis denetimi güçleniyor deniyor yeni yasada. Oysa genel görüşme, meclis araştırması ve yazılı soru gibi denetim mekanizmalarının işler hale getirilmesinin önüne türlü engeller çıkarılıyor.
Mecliste soruyu sözlü olarak sorma kaldırılıyor. Yazılı soru önergesine de 15 gün içinde yanıt verilir denerek sorunun çözümü önüne engeller konuyor.
MADDE 7) Cumhurbaşkanının adaylık ve seçim koşulları düzenleniyor. Vatandaşlar, cumhurbaşkanı adayı önerebiliyor ancak yüz bin imza toplamak koşuluyla. Bu ne demek, Parti başkanı veya partili olmayan kişi asla cumhurbaşkanı olamaz!
MADDE 8) Yönetimde çift başlılık ortadan kalkıyor. Yani cumhurbaşkanı ile hükümet başkanı aynı kişi oluyor. Kararname çıkarma, üst düzey kamu yöneticilerini atama ve hükümet kurma yetkilerini üstüne alıyor.
MADDE 9) Cumhurbaşkanı hem yetkili hem de sorumlu oluyor da. Sorumsuzluk halinde en az dört yüz vekilin imzası ile soruşturulabiliyor. Soruşturma açılan cumhurbaşkanı, erken seçim kararı alamıyor artık. Hele de yüce divanda mahkûm olursa, görevi sona eriyor. Peki, hangi yargıyla mahkum edilecek? (Madde 14’te bu duruma açıklama getirilmiş. HSYK artık HSK oluyor. 6 üyesini doğrudan cumhurbaşkanı, 7 üyesini de cumhurbaşkanının seçtiği vekillerden oluşan meclis çoğunluğu belirleyecek...
Daha yazacak maddeler var. Sonraya bıraktım. Bu kadarı bile bu referandumda HAYIR oyu kullanmanın bir nedeni. Bu güzel ülkeyi bir kişinin dudakları arasına terk etmeyelim ne olur. Padişahlarda bile bu kadar yetki yoktu ki!
