Geçtiğimiz hafta fındık üreticilerinin fındıkları yakmaları, ağaçlarını kesmeleri ve CHP’nin fındık yürüyüşü ile geçti, gündemde fındık vardı.
Ordu ve Giresun illerimiz fındığın anavatanıdır. Bilhassa 750 bin nüfuslu Ordu’da hemen hemen herkesin fındıkla ilişkisi vardır.
2011 yılında AKP hükümeti fındığa çok düşük fiyat verdi, Ordu’lular isyan etti… Şimdi olduğu gibi fındıkları kesip, yaktılar, 100 bin Ordu’lu yollara döküldü, traktörlerle yolları kapattılar, büyük protesto yaptılar.
Sonra ne oldu?
Hemen ardından yapılan seçimlerde Ordu AKP’ye yüzde 60 oy verdi.!
***
Sonraki yıllarda fındık fiyat politikası her yıl protestolarla, fındık ağacı sökümleriyle devam etti. Fındığı sökenler yerine çay ekeceğiz diyerek AKP’ye beddualar yağdırdılar.
Bu filmi her yıl izledik.
Son referandumda yüzde 68 evet oyu verdiler.
Bu yılda aynı, bağıran, çağıran insanlar yakılıp yakılan fındıklar, yürüyüşler, protestolar.
Yarın seçim olsa; tahmin ediyorum ki, AKP yüzde 70 oy alır.
Ne diyelim, ne yapalım, maalesef bu böyle.
KAÇKINLAR
Kurban bayramında yüz binlerce Suriyeli valizlerle bavullarla güle oynaya Suriye’deki yakınlarına ziyaret gitti.
Bu nasıl mültecilik?
Zalim Esat’ın bombalar yağdırdığı, katlettiği, işkenceler yaptığı şehirlerde demek ki halen yaşayan halk var.. ve mülteciler davul, zurna bayrama gidebiliyor, sonrada Türkiye’ye dönüyor.
Yahu bu insanlar kan ve vahşetten kaçmamışlar mıydı? Şimdi ise yıllık izne gider gibi bayramda git, sonra dön. Demek ki Türkiye’de yaşamak daha cazip geliyor.
Kan ve zulümden kaçanlara kucak açmak elbette insanlık görevidir. Türkiye bunu yapmıştır.
Ancak; Bu durum gösteriyor ki bayrama gidip dönmeler asla mülteci durumda olanların işi değildir. Bu Suriye’liler mülteci-sığınmacı değil, düpedüz ‘Kaçkın’dır.
Bizimle alay ediyorlar.
İktidar ise bu durumdan memnun, zira vatandaşlık işlemlerine hız verilen bu insanlar AKP için potansiyel oy deposudur.
Türkiye’nin sosyolojik dengeleri bozulacakmış, iktidarın umurunda bile değil, yeter ki oy gelsin.
FUTBOLCU
Oğlunun okuyup iyi bir adam olmasını isteyen balıkçı, çocuğun sürekli dersleri asıp futbol oynamasına çok üzülüyormuş.
Bir gün oğlunun yine ders saatinde arsada top oynarken yakalayınca, kenara çekmiş…
- Bak yavrum, sen okuyasın diye nelere katlanıyorum. Sen ise kaçıp top oynuyorsun.
- Baba, ben okumak istemiyorum, futbolcu olmak istiyorum.
- İyi de oğlum, her top oynayan iyi bir profesyonel futbolcu olamaz ki…
- Sorun değil baba, futbolcu olamazsam Başbakan olurum.!
GÜNÜN SÖZÜ: “Fırsat, adamın kapısını iki kere çalmaz.”
