Av sezonu iki devreli futbol maçına benzer, birinci devre güz avı, ikinci devre kış avıdır. Güz avı kış avına nazaran daha rahattır, günler uzun, hava şartları ılımandır.

   Kış avı ise çok daha zor ve meşakkatlidir, fakat bir o kadarda zevklidir.

   Sonbaharın ortalarındayız, avcılar için önümüz kış avı.

   Irmak, göl ve bataklıklarda yapılan kaz, ördek avları insanın doğa ile bütünleşmesidir. Ancak avcının avını mutlu bir şekilde bitirebilmesi için bazı hususlara dikkat etmesi gerekir.

   Birincisi ava tek başına çıkılmamalıdır, en az iki kişi olmalıdır. Göl ve bataklık gibi yerlerde yönünü çok iyi takip etmeli, geçilen yerlere işaret bırakılmalıdır.

   Ava çıkılan arabanın tüm kış bakımı yapılmış olmalı, eksikler giderilmeli, deposu dolu olmalıdır. Bilhassa kara, çamura battığında çekme halatı önemlidir, bir günlüğüne dahi gidildiğinde birkaç battaniye bulundurulmalıdır.

   ***           

   Kış avları büyük efor sarf ettirir. Vücudun kalori ihtiyacı vardır, ava tok karına çıkılmalı, çantada bisküvi, kek gibi yiyecekler olmalıdır, çünkü yemek için zaman olmayabilir. Isınmak içinde bir cep konyağı da icap eder. Ayrıca bir pet şişede pekmez bulundurulmalıdır, pekmez kısa sürede kana karışır ve ısıtır.

   Yurdumuzda kış avlarında, donmak, boğulmak, tipiye yakalanmak, siste kaybolmak gibi istenmeyen olaylarda meydana gelmektedir, dikkatli olunursa bu feci olaylar azalabilir.

   En iyisi havların soğuk olduğu zamanlarda ava çıkmamaktır, tedbirlerin sonu yoktur.

   Yaklaşan kış avının kazasız, belasız geçmesini dileriz.

                                               TEK KOLLU ÇOCUK

   Japonya’da bir çocuk on yaşındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış, büyüyünce iyi bir Judo ustası olmak istiyormuş.

    Babası onun Japonya’nın ustalarına götürmüş, çalışmaya başlamışlar.. 1 ay, 3 ay, bir yıl, on yıl, bıkmadan, usanmadan çalışmış tek kollu Judo’cu.

   Hoca, çocuğa hep aynı hareketleri yaptırmış, 10. Yılın sonunda, ustası çırağına, “Hazır ol” demiş. “Seni en büyük Judo turnuvasına yazdırdım, yarın maça çıkacaksın.”

   Delikanlı panik içinde, hem sol kolu yok, hem de Judo’da bildiği tek bir hareket var. Ünlü Judo’cuların katılacağı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş, ama hocasına saygısından sesini çıkartamamıştır.

   ***

   Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış, bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış… derken ikinci, üçüncü maç, çeyrek, yarı final ve final..

   Finalde delikanlının karşısına büyük bir şampiyon çıkmış. Delikanlı yine o bildiği hareketi yapmış ve tak… Yenmiş rakibini, şampiyon olmuş.

   Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş; “Nasıl oldu bu iş, benim bir kolum yok ve bildiğim tek hareket var, nasıl oldu da ben kazandım.”

   Ustanın verdiği cevap;

  “ Bak oğlum, on yıldır o hareketi çalışıyorsun, o kadar çok çalıştın ki, artık dünyada o hareketi senden iyi yapan kimse yok. Bu bir; ikincisi de, o hareketin tek bir karşı hareketi vardır, onun içinde rakibin sol kolundan tutman gerekir.!"

  GÜNÜN SÖZÜ: “Herkesi eşit gör, kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlıktır, çok büyük görmekte korkaklıktır.”