1975’den 1984’e sürekli, 1994’e değin kesintili olarak, 20 yıl boyunca Ermeni Asala örgütü diplomatımızı ve yakınlarını katletti. Dışarıda Asala suikastleri sona ererken, 1984’de Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla PKK terörü başlatıldı. 1991’de, Ermenistan’ın bağımsızlığı sonrası,Türk-Ermeni sorunu, ikili ilişki olmaktan çıktı; dünya kamuoyu gündemine oturdu. “Ermeni Soykırım tezi”, Batı ülkeleri parlamentolarında destek görmeye başladı.
Ermenistan, PKK terörüne gizli destek vererek Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmeye başladı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu topraklarını Büyük Ermenistan devleti sınırlarına katma düşünü, bölgede önce Kürdistan devleti yoluyla gerçekleştirme stratejisine yöneldi. Bu strateji ile Türkiye karşısında açık hedef olmadan, Ermeni kanı akıtmadan Türkiye ile hesaplaşmasını PKK üzerinden sürdürmektedir. Ermenistan, Batı’nın desteğinde; ayrılıkçı Kürt hareketini stratejisinin bir aracı olarak görmektedir.
Kuruluşu sonrası PKK ve Asala liderleri, 6 Nisan 1980’de Lübnan’da ilktoplantıyı yaptılar. 8 Nisan 1980’de Lübnan'ın Sidon kentinde ortak basın toplantısı ile bir dayanışma bildirgesi yayınladılar. Kürt toplumu, Ermenilerin Kürtlere karşı giriştiği tarihsel saldırıları anımsayarak, PKK ve ASALA işbirliğine büyüktepki gösterdi. Tepki karşısında, PKK-ASALA işbirliğinin gizlilik içinde sürdürülmesi kararı alındı. PKK Lideri Öcalan, “Ermeni Soykırım” günü 24 Nisan’ı da kapsayacak şekilde, 21–28 Nisan arasını, Türkiye ile mücadelede "Kızıl Hafta" olarak ilan etti.
1987’de, Ermeniler, PKK’ya eğitim ve parasal destek vermek üzere bir anlaşma yapılmış, sonrasında PKK-ASALA ilişkisi bir üst düzeye taşınarak,18 Nisan 1990’da yapılan toplantıda aşağıdaki kararlar alınmıştır:
1-PKK ve ASALA terör örgütleri ortak yönetilecektir,
2-Türkiye'de güvenlik güçlerine yönelik eylem istihbaratını Ermeniler yapacak,
3- Başarı sonrası elde edilen topraklar eşit olarak bölüşülecek,
4-Kamp giderlerinin % 75'ini Ermeniler karşılayacak,
5-Türkiye'deki büyük şehirlerde eylemler yapılacaktır.
1988’de Sovyetlere bağlı olduğu dönemde Ermeniler Azerbaycan’a bağlı Karabağ topraklarına saldırdılar. Özerk devlet ilan ederek Karabağ’ı Ermenistan’a bağladılar. 1991’de bağımsızlık sonrası Ermenistan ordusu Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal etti. Bir milyon Azeri sürgün edildi. Toplu katliamlar yapıldı. Batı ülkeleri saldırılara karşı tepkisiz kaldı. Rus ordusu, işgalci Ermenilere silah desteğisağladı. Azerbaycan’daki kitlesel katliamlardan sorumlu tek bir Ermeni bile yargı karşısına çıkarılmadı.
Ermenistan’da, sağ-sol tüm partiler ve iş başındaki yönetimler, Doğu Anadolu illerimizi işgal altında kalmış Ermeni toprakları olarak görmektedir. Gümrü, Moskova ve Kars Anlaşmalarında, tüm Batı ülkelerinin Türkiye karşısında yer aldığı Lozan Konferansı’nda, Türkiye – Ermenistan arasındaki sorunlar vesınırlar dörtkez onaylandı. Buna karşın Ermenistan,bağımsızlık bildirgesi, 11. maddesinde;“Ermenistan Cumhuriyeti, 1915 Osmanlı Türkiye’si ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen soykırımın uluslar arası alanda benimsenmesi yönündeki çabaları destekleyecektir”ifadesine yer vermiştir. Ermenistan Parlamentosu, 23 Eylül 1991 tarihli bağımsızlık kararında; “Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi’ne sadık kalınacağı” açıklamasında bulunmuş; 1995 yılında benimsediği Ermeni Anayasası’nda ise “Ermenistan’ın bağımsızlık bildirisindeki ulusal hedeflere bağlı kalınacağını” vurgusuyla, Türkiye’nin Doğu illerini “Batı Ermenistan” adıyla kendi sınırlarına katma hedefini anayasal bir belge durumuna getirmiştir. Yine, 5 Temmuz 1995'de yapılan referandumla kabul edilen Ermenistan Anayasası'nın 13. maddesinin 2. paragrafında, Türkiye'de bulunan Ağrı Dağı, "Ermenistan'ın devlet simgesi" olarak yer almaktadır.
Her ne kadar; “Biz Hepimiz Ermeni’yiz” sloganları ile Zonguldak ve İstanbul caddelerini inletsek de, Ermenistan’ın sağ ve Sol partileri vesiyasetçileri, Türkiye ve Türkleri düşman gördüğünü belgelerle yansıtmaktadır.
