Bir aydan fazladır referandumla yatıp kalkıyoruz. Değiştirilmeye çalışılan Anayasanın 18 maddesi bize ne getiriyor, bizden ne alıp gidiyor; bakıyorum da asıl mesleği hukuk olanların umrunda bile değil. Hatta neredeyse övgüler bile düzüyorlar. Getirilmek istenen Tek adamlık noktasında neredeyse çok yaşa padişahım bile diyecekler. Oysa şöyle bir geçmişimiz irdelense; getirilmek istenen sistemdeki tek adamlığa verilen yetkiye padişahlar bile kavuşamamış. Padişahın veziri var, şeyhülislamı var, sadrazamı var. Divanı var var da var. Demek ki neymiş? Padişah bile tek adam olamamış zamanında…
Şimdi getirilmek istenen sistemle yasmamdan yürütmeye, yürütmeden yargıya tüm yetkiler tek adamın elinde olacak. Parlamento onun kontrolünde çalışacak. Eğer kontrol edemediğine hükmederse feshedecek meclisi, yeniden seçimlere gidecek… Altı yüz vekilin dört yüzünün imzası olmadan yargı yolu açılmayacak kendisine. Hatta kabinesine, yardımcılarına…
Kararnameler çıkaracak. Bir gecede ülkenin kaderini kökten değiştirecek kararlar alabilecek. Gecenin sonunda ülke birden kendini savaşın ortasında bulabilecek. Ne korkunç senaryolar değil mi?
Çeşitli yurt gezilerinde Muharrem İnce:
“Oy pusulası devletten,
Zarf devletten,
Mühür devletten,
O halde ne duruyorsunuz, basın mühürü HAYIR’a,
Kurtulun illetten…” diyor. Ve devam ediyor konuşmasına:
“Beyaz, kefen rengidir, ölüm rengidir. Evet derseniz eğer, kendi fermanınızı kendiniz verirsiniz. Kahverengi bereket rengidir, toprak rengidir. Toprak tohumu yeşertir, büyütür. Hayat verir. Hayır’a basarsanız mührü, ülkenin aydınlık geleceğini teminat altına alırsınız.
İktidar partisi lideri, Kılıçdaroğlu’na demediğini bırakmıyor. Ona terörist bile dedi. Dedi de teröristlerle Kılıçdaroğlu ve CHP masaya hiç oturmadı ki! Bir de gaf üstüne gaf yapıyor konuşmalarında.
Bolu Beyi’nin torunlarıyız diyor Bolu’da. Oysa Bolu Beyi, zalimdi. Zulmedendi. Halkı inim inim inletendi. Halk zorbadan yana olur mu? Hiç kendisini Bolu Beyinin torunu olarak görür mü?
Tokat ellerinden aldım bakırı,
İncitmeyin fukarayı fakırı,
Boz bulanık seller gibi rakıyı,
İçirin beylere ben gelene dek.
Atımı bağladım ben bir hozana
Merhamet etmeyin oyun bozana
Yetmiş batman pirinç bir çift kazana
Yedirin beylere ben gelene dek
Ben bir Köroğlu'yum dağda gezerim
Esen yellerinden hile sezerim
Demir külüngünen kafaz ezerim
İlişmen fakıra ben gelene dek
Biz Köroğlu’nun, Dadaloğlu’nun, Pir Sultan Abdal’ın torunlarıyız. Haksızlıklara boyun eğmeyiz. Küllerin içinden bir köz bulur, yeniden var oluruz. Demokrasiyi, parlamenter sistemi, Atatürk Cumhuriyeti ve devrimlerini kimsenin ayakları altına aldırmayız.
Çanakkale’den, İnönü’nden, Anafartalar’dan doğru öldük öldük de dirilip geldik…